BÖLÜM 1: YETENEKLİ KÂHİN (Emmett) Her zaman yaptığım gibi boş boş odamda oturuyordum. Merdivenlerden Alice’in tıkırtıları geliyordu. Kapımın önünde durdu ve tıkladı.
“Ne istiyorsun cadı?” dedim gülerek. İçeri girdi. Gözleri ışıl ışıl parlıyordu.
“Emmett inanamıyorum az önce bir şeyler gördüm ve bunların düşüncelerle ilgili olmadığına yemin edebilirim. Seni Türkiye’de Afyon’da gördüm. Afyon Anadolu Lisesi 11 YD A sınıfında…” dedi.
“Eee Alice kalkıp gitmemi mi istiyorsun?” diye sordum garip garip bakarak.
“Evet git hiç beklemediğin bir şey bulacaksın eğer ellerin boş dönersen söz sonsuza kadar arabanın bakımını ben yapacağım”
“Peki ne gibi bir şey bulacağım?”
“Sadece git Emmett, bana güveniyorsan git”dedi.
“Peki” dedim. Yanıma elbise bile almadım. Aşağıya indim. Esme ve Carlisle’ye sarıldım, Alice her şeyi anlatmıştı zaten. Esme yanağıma bir öpücük kondurdu.
“Seni seviyorum oğlum” dedi.
“Bende seni anne kışın gelin olur mu?”
“Tamam” dediler. Jasper’la Alice’in yanına gittim. Jasper bana sarılıp
“Her şey düzelecek” dedi sonra gülerek “Alice ile birlikte Türkiye’yi keşfe geleceğiz hazırlıklı ol” dedi. Gülümsedim. Alicede bana sarıldı.
“Seni özleyeceğim küçük ayıcığım ama gittiğine pişman olmayacaksın” dedi. Sonra Bella ile sarıldık.
“Alice ve Jasper’ı gezdirirsen bizide gezdirmek zorundasın” dedi.
“Tabiîkide küçük hanım” dedim. Edward’la vedalaşmadım
“Beni havaalanına bıraksana bıraksana orda vedalaşırız” dedim. Kafasını salladı. Sıra en zor kişiye gelmişti. Renesmee’ye. Kucağıma aldım. Sıkıca boynuma sarılıp
“Bence halam sana hayırlı bir kısmet gördü. Senide oraya ondan yolluyor. Seni istemeye geleceklerinde haber ver hazırlık yapalım” dedi.
“Bu çocuğun mizahı bana mı çekmiş ne?” dedim. Göğsüm kabararak. Rens bana sıkı sıkı sarılıp
“Seni seviyorum Emmett, özletme kendini” dedi. Sıcak gözyaşları boynuma dökülüyordu.
“Bende seni, en kısa sürede gel beraber bol bol gezeriz” dedim ve Rens’i kucağımdan indirdim. Edward’la birlikte dışarı çıktık. Arabayı kullanıyordu.
“BMW’m senin olsun ben orda yeni bir tane alırım” dedim alayla. Gözlerini devirip
“Ne almayı düşünüyorsun” dedi.
“Bilmem belki Volvo S40 alırım” dedim.
“Güle güle kullan” dedi.
“Edward Alice ne gördü sen biliyorsundur” dedim. Ed başını salladı ve
“Bir kız gördü ve senin onu Rosalie’den daha çok seveceğini emin” dedi.
“Umarım öyle olur” dedim. Uçak birazdan kalkacaktı. Edward’la sarıldık. “Kış girer girmez ordayız” dedi.
“Buyurun gelin” dedim. Edward elini cebine attı ve bir anahtar çıkardı.
“Carlisle verdi. Hıdırlık diye bir dağ varmış piknik alanı gibi bir yermiş. Onun eteklerinde kahverengi-beyaz renkli üç katlı bir evmiş” dedi.
“Carlisle’ında her yerde evi var” dedim gülerek sonrada derin bir iç çekip “hoşça kal kardeşim” dedim. Tekrar sarıldık ve gidip uçağa bindim
Yolculuk boyunca bol bol düşündüm. Yeni hayatımı, eski günleri, Rosalie’nin bana verdiği zararları ve eğer bu kızında beni üzeceğine kanaat getirirsem geri dönmeyi… Peki ya bir insana âşık olmaya hazır mıydım? Ben böyle kendimle çelişirken İstanbul’a iniş yaptık. Hemen bir galeriye gidip kendime siyah bir Volvo S40 aldım. Parasını peşin ödeyince adamlar bana banka soymuşum gibi baktılar. Bense boğazımdaki yanma hissine rağmen onların bu şaşkın haline gülümsedim ve arabama atlayıp Afyon’a doğru yola çıktım. Eve girdiğimde saat 18.05’di. Yukarıda kapısında Emmett yazan odaya girdim. Herkes için oda vardı. Eminim Esme kısa bir süre önce buradaydı. Odamın geniş camlı kapısını açıp balkona çıktım. Etrafta bir sürü ev vardı. Yan tarafta iki katlı lacivert renkli bir ev vardı. Balkonlarımız karşılıklıydı. Odanın perdeleri ve kapısı açıktı. İçerisi lacivert, yeşil, turuncu ve pembenin hakim olduğu cıvıl cıvıl bir odaydı. Duvarlarda AC/DC, Slipknot, Linkin Park, Korn, No doubt, Paramore posterleri ve bir sürü resim vardı. Fotoğraflarda dikkatimi çeken kırmızı turuncu saçlı kız birden odaya girdi. Farklı bir kişilik gibi görünüyordu üzerinde siyah lacivert damalı bir elbise vardı tırklarında bir siyah bir laciver şeklinde ojeler saçlarını açık bırakmış kafasında elbisesi gibi bir bant takmıştı. Turuncu dolabın önüne gidip kapısını açtı. İçinde lacivert renkli bir elektrogitar, ateş kırmızısı bir bass gitar ve gümüşi renkli bir klasik gitar vardı. Klasik gitarı aldı. Yatağın üzerine oturdu ve okşadı. Yüzünde bir şey parlıyordu. Ağlıyordu. Elini kaldırdı ve tellere dokundu. Dikkatle onu izliyordum. Çalmaya başladı çok güzel çalıyordu. Sözlerini dinlemeye başladım…
You and me, we used to be together
Sen ve ben, eskiden birlikteydik
Everyday together always
Her gün birlikteydik, her zaman
I really feel that I'm losing my best friend
Gerçekten en iyi arkadaşımı kaybettiğimi hissediyorum
I can't believe this could be the end
Bunun son olabileceğine inanamıyorum
It looks as though you're letting go
Sen vazgeçiyormuşsun gibi görünüyor
And if it's real well I don't want to know
Ve bu gerçekse bilmek istemiyorum
Don't speak, I know just what you're saying
Konuşma, ne dediğini biliyorum
So please stop explaining
Bu yüzden lütfen açıklamayı bırak
Don't tell me cause it hurts
Anlatma çünkü incitiyor
Don't speak I know what you're thinking
Konuşma, ne düşündüğünü biliyorum
I don't need your reasons
Gerekçelerine ihtiyacım yok
Don't tell me cause it hurts
Anlatma çünkü incitiyor
Our memories
Anılarımız
Well, they can be inviting
Tamam, çekici olabilirler
But some are altogether mighty, frightening
Ama bazıları herşeye rağmen güçlü, korkutucu
As we die, both you and I
Biz ölürken, sen ve ben ,ikimiz de
With my head in my hands I sit and cry
Başım ellerimin arasında oturup ağlıyorum
It's all ending
Her şey bitiyor
I gotta stop pretending who we are...
Kim olduğumuz konusunda rol yapmayı bırakmalıyım
You and me I can see us dying...are we?
Sen ve ben, öldüğümüzü görebiliyorum...ölüyor muyuz?
Don't tell me cause it hurts!
Anlatma çünkü incitiyor
I know what you're saying
Ne dediğini biliyorum
So please stop explaining
Bu yüzden lütfen açıklamayı bırak
Don't speak, don't speak, don't speak
Konuşma konuşma konuşma
Oh I know what you're thinking
Oh ne düşündüğünü biliyorum
And I don't need your reasons
Ve gerekçelerine ihtiyacım yok
I know you're good, I know you're good, I know you're real good
Biliyorum iyisin, biliyorum iyisin, biliyorum gerçekten iyisin
Don't, Don't, darling
Yapma, yapma, sevgilim
darling
sevgilim
Don't tell me tell me cause it hurts
söyleme çünkü incitiyor
darling,darling
sevgilim ,sevgilim
don't tell me tell me cause it hurts
söyleme çünkü incitiyor
Gitarın tellerine vurup o büyülü sesi bir anda karanlığa sessizliğe dönüştürdü. Gözlerini silip yerinden kalktı. Duvarda kısa siyah saçlı uzun bir oğlanla –ki oğlan gayet yakışıklıydı bir an kıskandım—beraber çekilmiş bir fotoğrafın önünde durdu çimlerin üstünde oturuyorlardı. Oğlan kırmızıyı—ona kısa bir süreliğine bu adı taktım—sıkı sıkı kucaklıyordu. Oğlana dokunup hıçkırarak
“Seni çok özlüyorum Ege. Neden gittin ki? Umarım gittiğin yerde rahatsındır. Umarım cennette beni bekliyorsundur” dedi ve parmaklarının ucunda yükselip fotoğrafı öptü. Bu kızın adını öğrenmeli hemde onunla tanışmalıydım. Gidip kapılarını çaldım. Güler yüzle kapıyı açtı.
“Buyurun” dedi.
“Ben buraya yeni taşındım yan komşunuzum ismim Emmett “ dedim.
“Memnun oldum bende Beste” dedi. Ve elini uzattı. Elini tuttum. Vücudunun sıcaklığıyla ürperdim. Dehşet güzel kokuyordu. Bir an gözleri donuklaştı
“Sen benim geleceğimsin” diye fısıldadı ve yere yığıldı. Hemen belinden kavradım. Kendine geldi –birazda olsa—
“İyiyim ben teşekkür ederim kusuruma bakmayın bazen saçmalıyorum” dedi bir çırpıda.
“Önemli değil ben bu yakınlarda iyi bir restoran var mı diye soracaktım” dedim. Tam o sırada arkasında uzun boylu yakışıklı ve çatık kaşlı bir adam belirdi.
“Bu kim kızım?” diye sordu.
“Yeni komşumuz” dedi Beste sonra bir an düşündü ve “Baba buralarda iyi bir restoran var mı diye sormaya gelmiş madem yeni komşumuz bize akşam yemeğine davet edelim mi?” dedi tatlı bir gülümsemeyle.
“Olur” dedi babası Mevlüt Bey.
“Yok, ben sizi rahatsız etmeyeyim” dedim.
“Aksine bize katılırsan çok seviniriz” dedim.
“Peki” dedim Beste için çamur yiyebilirdim. Bir anda n’olmuştu bana böyle galiba Rosalie’den snra ilk defa âşık oluyordum.
Evet arkadaşlar iyi yada ktü her türlü yorumunuzu sabırsızlıkla bekliyorm
edit: şarkı No doubt'un şarkısı adı you and me eer dinlemek isteyen olursa...